4 Ocak 2008 Cuma

BURJUVA İNSANI (HERMAN HESSE-BOZKIRKURDU)


İnsanlığın her zaman varlığını sürdüren bir durumu olarak "burjuvalık", bir denge sağlama, insan davranışındaki sayısız aşırı uçlar ve karşıt çiftler arasında dengeli bir orta yolu ele geçirme çabasından başka bir şey değildir. Bu karşıt çiftlerden birini, örneğin bir ermiş ile zevkperest kişiyi ele alacak olursak, benzetimiz daha iyi anlaşılacaktır. İnsan, kendini tümüyle manevi değerlere, Tanrıya yaklaşma çabasına, ermişlik idealine adama olanağına sahiptir. Bunun tersine, kendini tümüyle içgüdüsel yaşama, duygularının isteklerine teslim edip, çabasını anlık hazların kazanımına yöneltme olanağıyla da donatılmıştır. Birinci yol ermişliğe, manevi şehitliğe, Tanrı uğruna kendini feda etmeye, ikinci yol ise zevkperestliğe, içgüdüler uğruna canını vermeye,çürüyüp kokuşmalar uğruna kendini gözden çıkarmaya götürür kişiyi. İşte orta sınıf insanı bu ikisi arasındaki ılıman iklimde yaşamaya çalışır. Asla kendini gözden çıkarmaz, ne çilekeşliğe ne de zevkperestliğe adar kendini, asla canını vermeye kalkmaz, asla yok olmayı istemez. Tersine onun ideali nefsinden el çekmek değil, ben'ini ayakta tutmaktır, ne ermişlik ne de onun karşıtı uğrunda çaba harcar. Kayıtsız şartsız taraf tutmak onun katlanamıyacağı şeydir. Tanrıya olduğu gibi zevkperestliğe de kulluk etmek ister, erdemli olmaya çalışır, öte yanda bu yeryüzünde biraz da adam gibi rahat yaşamaya bakar. Kısacası aşırı uçlar ortasında, şiddetli rüzgarlardan, fırtınalardan korunmuş, sağlığına yararlı ılıman bir bölgede yerleşmeye uğraşır

Hiç yorum yok: