KADROLU BENDİRCİ OLMAK (Ekşi Sözlük-Delikan76)

Büyükşehrin kölelerinin hep kafa yorduğu “azıcık aşım kaygısız başım” olgusunun, rüyasının en rafine, en güzel halidir. en güzeli emekli olmaktır ya, calışma yaşamını düşünerekten. büyük kentlerin hengamesi, zehiri, virüsü, trafiği, geçim sıkıntısı derken ben kuracağım hayali buldum kardeşim. TRT’de bendirci olmak istiyorum ben, kadroyu kapmak zor olmasın yalnız. Bir kere en önemli sebebi “bendir solo” diye bir şey yoktur da ondan. kamera asla sana zum yapmaz, diğer saz susup asla seni beklemez, taksimini falan bitir diye. sen koca orkestranın, sazın, filarmoninin bilmemnenin icinde zurnanın son deliği bile olmayan bir enstruman elinde, kenarda takılıyorsun. koca konserde 10-15 nota ya vuracan, ya vurmayacan! herkesin sustuğu bir zamanda falan alete dokunmazsan, kaynana semra gelsin kimse farketmez. Sadece bir ayrıntısın, senden beklenen şey zaten başlı başına bir lütuf konser için. yerli yerine getirip iki vurdun muydu sanatçısın işte. elinde keman yok, kanun yok, piyano yok. orkestra şefi olan abinin sadece ismini biliyorsun, (nevzat mı ne?) o seninkini bilmiyor bile. saçları yıllar içinde gözünün önünde beyazladı, dokuldu, torunu mu ne olmuş gecen kış, pasta bile getirdiydi bir provaya, elleri ile verdiydi, ama daha çalarken bir kere bile göz göze gelmediniz. sen bendiri çalsan ne çalmasan ne... başkaları da calarken, eser nakarattan falan boyle coşarken koro, şoyle bir iki vur işaret parmağınla, kafanla da güfteyi teyid eden bir harmonik hareket ifşa et, aybaşı geldi miydi mayişini almaya git. budur.

Hastalandın mıydı, git devlet hastanesine, kaydını yaptır, poliklinik sırasına gir, isminin okunmasını bekle, muayene ol, bu esnada doktora Mustafa Sağyaşar’ı tanıdıgını, Adnan Şenses ile az rakı icmediginizi söyle, ilaclarını al, raporunu al, raporu ertesi sabah C blokta oturan viyolonselci ile TRT’ye gönder, istirahatini et kardeşim. kuş gribi bile olsa boyle gelsin.

Performans kriteri nedir bu işin? zammı, primi, sigortası, terfisi bilmemnesi neye bağlıdır?hiç bir şeye. hastasıyım.- abi bendir cok zayıf kalıyor son bir iki konserdir, biraz dikkat et, müzikal direktörlerin de kulağına gitmiş, seninle bir konuşmak isteyebilirler abicim!gibi bir cumle duymazsınız. duyamazsınız. bu yüzden bendirci olmak isterim. virtuözü olasım gelir bu vurmalı calgının.alet de güzel. bendir. “- nedir hocam?” diye sorarlarsa, vurmalı bir calgı dersin. erkek adamsın, “vurmalı” dendi miydi gerisi gelmez, üflemeli değil ya, “- eyvallah, sağol abi, sanatçıya saygımız sonsuz...” der geciştiriverirler. ne yapıyorsun, ne gibi problemler var, bana kağıt önersene, ne olacak bu doların hali, kriz mi geliyor sence, sizin işte ücretler iyiymiş öyle mi abi, net mi brüt mü konuşuluyor sizin işlerde abi, vergi işini nasil yapıyonuz abi falan diye kimse sormaz, hastasıyım.

Bir kere bendir güzel alet. şekli, şemayili, yapısı da şahane. yırttirma derisini, uzerine oturma, yere düşürüp kırma yeter. bakımı falan yoktur. varsa da kasmaz. koltuğunun altına sıkıştırıp, belediye otobüsüne binersin, gidersin mesaiye. oh. aha carpmayayım, ahanda perdesi teyzeye sürtündü, dur biraz da sol kolumun altinda taşıyayım, uyuştu, yok. güzel alet bendir.

Sonra en güzeli ne?kadrolu olmak.nerede?TRT’de. yani devlette.sırtın sağlam. işten atilman icin daireye bomba falan koyman lazim. kontrbasci iki provaya gelmese olay olur, sen istersen konsere bile gitme. bendircisin sen, en güzel insansın.buna benzer başka iş yok mu? var. ama ben süzdüm, süzdüm, baktım, baktım, en güzeli budur abicim. hem dalganızı geçmeyin, sanatın içinde olmak, böcek bile olsan iyidir, sahnenin altiıda ahşap kemiren.uzayıp kısalmazsın. ölmezsin, onmazsın. ama mutlu olmak icin bir şansın kalır bu denge icinde. öbür türlü, en baba mayişi alıp, en baba profesyonel yönetici hede hodo olsan ne?